Dişlerin Yapısı ve Çeşitleri

DİŞ

Diş, az ya da çok büklümlü bir çizgiyle (kök boynu) birbirinden ayrılan 2 bölümden oluşur: Ağız boşluğunda görülen taç parçası (kuron); çene kemiklerinin diş çukurları içinde gömülü diş kökü. Diş başlıca fildişi tabakasından (dentin) oluşmuştur. Diş gövdelerinin ortasında bir boşluk (diş boşluğu) vardır. Bu boşluk dişözü (pulpa) denen yumuşak bir madde ile dolmuştur. Yapı bakımından diş, ortasındaki bu yumuşak parça ile, çenedeki taş gibi katı parçadan (fildişi tabakası) oluşur.

Fildişi tabakası, taç parçasında sarımsı beyaz bir tabaka olan diş minesi ile, diş kökünde de seman ile kaplıdır. Diş minesi, bütün insan dokularının en sertidir. Taç parçalarını değişik kalınlıkta kaplar; birbirlerine yapışmış prizma biçiminde öğelerden oluşmuştur.

Dişin merkezinde, dişe kabaca biçimini veren ve dişözü denen yumuşak ve doku taşıyan bir boşluk bulunur. Bu boşluktan, kök ucundaki bir delikten giren ve dişin sinirlendirilmesini ve beslenmesini sağlayan bir sinir teli ile atardamarcıklar ve toplardamarcıklar geçer.

Dişlerin biçimleri

Biçim açısından dişler 3 büyük grupta toplanabilir:

— serbest kenarı kesici olan tek köklü kesici dişler;

— sivri sonlanan ve tek köklü köpekdişleri;

— dişin taç parçasının öğütücü yüzlerinde 2 ya da daha fazla çıkıntının bulunduğu 1-3 köklü büyük ve küçük azı dişleri.

Dişler normalde eşit sayıda ve bakışımlı olarak her 2 çene üstünde dağılmışlardır. Her 2 çenede de yay biçiminde olan bir dizilimle sıralanırlar: Bunlar karmaşık bir biçimde birbirlerine geçişen alt ve üst diş kemerleridir. Her dişe, aynı çene üstünde, karşı yanda bakışımlı bir diş ve öteki çene üstünde aynı yanda benzer bir diş uyar.

Değişik yüzler

Her diş 5 yüzden oluşmuştur: 4 dikey ve 1 yatay.

En dışta dış yüz (yanak yüzü) vardır, yanakların ve dudakların iç yüzü ile karşı karşıyadır. En içteki, ağız boşluğu yüzüdür (iç yüz) ve üst çenede damak yüzü, alt çenede ise dil yüzü adını alır. 2 yan yüz, komşu dişlerin benzer yüzlerine bir noktayla ya da noktamsı bir yüzeyle (temas noktası) birleşmişlerdir (ağzın ortasına en yakın olana yakın yüz, uzak olanına ise uzak yüz adı verilir).

Dişin en etkin yüzü olan yatay ya da örtücü yüz, kesici dişler için, darlığı nedeniyle kesici ya da serbest kenardır; köpekdişler içinse bir noktaya indirgenmiştir. Bu etkin yüz, büyük ve küçük azı dişlerinde daha önemlidir: Bu dişlerde öğütücü yüz adını alır.

Diş anatomisi. Yukarda, kalıcı bir büyük azı dişi ile süt azı dişleri arasında hacim karşılaştırması. Ortada, daha büyük büyütmeyle 2 süt azı dişi (solda) ve bunların yerine geçecek olan sürekli küçük azı dişleri. Aşağıda solda, süt dişlerinden oluşmuş 2 kesici diş, 1 köpekdişi ve 2 foüyüfe azı dişi kapsayan bir yarım-kemer. Sağ bölümde, kalıcı dişlerden yapılmış ve 2 kesici diş, 1 köpekdişi, 2 küçük azı dişi ve 2 öüyüfe azı dişi kapsayan bir yarım-kemer oluşturulmuştur (akıl dişleri belirtilmemiştir).

Süreksiz ve sürekli dişler

İnsan, yaşamı boyunca, ardarda iki tür diş taşır: Süreksiz ve sürekli dişler. Süt dişleri de denen süreksiz dişler, 6 aylığa doğru belirmeye başlar, 2,5 yaşma doğru tamamlanır ve her kemerde 10′ar taneden 20 dişten oluşur: 4 kesici diş; 2 köpekdişi ve 4 büyük azı dişi. Kalıcı dişler de denen sürekli dişler, her kemerde 16 taneden 32 dişten oluşur. Bunlardan 10 tanesi süt dişlerinin yerine gelirler (4 kesici diş; 2 köpekdişi ve 4 küçük azı dişi); geri kalan 6’sı arkada yeralırlar: 2’si 6 yaşa doğru, 2’si 12 yaşa doğru, son 2’si de (akıl dişleri) genellikle 18-25 yaş arasında çıkan 6 azı dişi. Süreksiz dişler, taç parçalarının daha küçük ve renklerinin daha beyaz olmasıyla, sürekli dişlerden ayrılırlar.

DİŞİN DESTEK DOKUSU

Dişi destekleyen bütün dokulara birden dişin destek dokusu (parodont) adı verilir. Seman, diş -diş çukuru bağı, diş çukurları (alveoller) ve diş etinden oluşur.

Seman

Kökün fildişi tabakasını kaplayan sert dokudur. Kalınlığı her yerde aynı değildir: Kök boynu düzeyinde incedir, kök ucuna doğru gidildikçe kalınlaşır. Görevi dişi korumak, özellikle de üstüne yapışan diş-diş çukuru bağı lifleri aracılığıyla, dişi diş çukuruna bağlı tutmaktır.

Diş-diş çukuru bağı

Bir bağdokusu tabakasıdır. Seman ile kaplı diş kökünü diş çukurunda tutan dokuların tümü tarafından oluşturulmuştur.

Anatomik açıdan lifli bir bağdokusu görünümündedir; bağ niteliğinde lifler, kan damarları ve sinirleri kapsar. Bağ sistemi, dişi, diş çukurunda tutar ve çiğneme sırasında olabilecek çeşitli darbelerin şiddetini azaltır.

Diş anatomisi. Yukarda, kalıcı üst köpekdişi (solda) ve süt köpekdişi (sağda). Ortada, kalıcı üst yan kesici diş (solda) ve süt üst yan kesici dişi (sağda). Altta, kalıcı üst iç kesici diş (solda) ve süt üst iç kesici dişi(sağda).

Diş çukurları

Dişlerin köklerini sıkıca içlerine alan çukurlardır. Bu boşluklar çene kemiklerinin serbest kenarmdadırlar. Alt ya da üst çene kemiğinin tersine, ancak dişler varsa vardırlar. Diş çukuru kemeri, diş çukurlarından oluşmuştur. Bu diş çukurlarının çeperleri, kemik tabakalardan oluşur ve içlerine dişlerin kökleri tutunurlar. 2 dişi birbi.rinr den ayıran kemik tabakaya, dişlerarası bölme denir. Dişeti, diş çukuru kemiğinin dış bölümü üstüne yapışır.

Dişeti

Pembe renkli, kaim ve sağlam bir mukoza tabakasıdır (üst ve alt iki dişeti vardır); 2 bölümden oluşmuştur: Serbest dişeti ve bağlı dişeti.

Serbest dişeti, ortasında diş bulunan ve dişi kök boynu düzeyinde saran bir çeşit taç oluşturur.

Bağlı dişeti, altındaki diş çukuru kemiğine sıkıca bağlıdır. Lifleriyle kök boynuna yapışır.

Dişeti yüzeysel örtücü bir dokudur ve temel görevi, öteki destek dokularının korunmasıdır.

MUAYENE YÖNTEMLERİ

KLİNİK MUAYENE

Bir hasta üstünde, bir dizi işlem sonucunda belirli sayıdaki bilgileri birleştirmeyi sağlar. Bu bilgilerin gruplandırılması, önce teşhisin, sonra ayırıcı teşhisin konmasına olanak verir. Bu teşhise dayanılarak, uygulanacak tedavi saptanır.

Sorgu

Klinik muayenenin birinci evresidir. Hastanın adı, yaşı, mesleği, onu hekime başvurmaya yönelten belirti ya da belirtiler ve bu belirtilerin evrimi sorulup kaydedilir. Genel ya da yerel belirtilerin varlığı ya da yokluğu, önceden geçirilmiş hastalıklar, kullanılan ilaçlar, adları ve kullanma biçimleri not edilir.

Gözle muayene

Hasta, başı koltuğun başlığına yaslanmış olarak oturur. Ağzın dıştan muayenesi çok çabuk yapılır.

Biçim değişikliklerinin yerleri ve yayılımları, derinin durumu, sivilceler bulunup bulunmadığı kaydedilir. Sonra ağzın iç muayenesi yapılır.

Dudakların mukoza yüzleri, yanakların iç yüzü, damak kubbesi, dil, ağız tabanı, diş etleri ve dişler gözden geçirilir.

Şunlar saptanır:

— dişlerin sayısı, hacmi;

— dişlerin rengi;

— çürükler, onarılmış dişler, takma dişler bulunup bulunmadığı,

— dişlerin sıralanış biçimi.

Böyle bir muayenenin temiz bir ağızda yapılabileceğini hatırlamak gerekir. Dolayısıyle, teşhis konmadan önce diş taşlarının (kefeki) temizlenmesi zorunludur.

Elle muayene

Klinik muayenenin 3. evresidir. Her zaman, bir yan ötekiyle karşılaştırılarak yapılır. Elle muayene şunları sağlar:

— bir bozunu sınırlandırmayı;

— dişin sağlamlığını belirlemeyi;

— dişin çevresindeki anatomik öğelerle ilişkisini görmeyi;

— bir kemik anormalliğini belirlemeyi;

— ağrılı bir noktayı ortaya çıkarmayı.

Elle muayene ile boyun lenf düğümü bölgeleri ve şakak-çene eklemleri denetlenir. Yumuşak bölgeleri incelemek için, muayene iki elle yapılabilir: Bir parmak ağız içine sokulur, öteki elin parmaklarıyla ağız tabanı dıştan kaldırılır. Bu, en iyi incelemeyi sağlar.

TAMAMLAYICI MUAYENELER

İnce, sivri, yumuşak çubukla yapılan fistül muayenesi, fistüllerin (diş destek dokusu cepleri) uzunluklarını, yönlerini ve geldikleri yeri belirlemeyi sağlar.

Röntgen çoğunlukla teşhisi doğrular; ayrıca, klinik muayenede bulunamayan bozunların ortaya çıkarılmasını sağlar (diş kökü ucu odaklan). Ağız içi (diş çukuru kemiği ve dişler için) ve ağız dışı (iskelet için) filmler çekilebilir.

Laboratuvar incelemeleri bazen, klinik muayenenin vazgeçilmez tamamlayıcısıdır. Sidikte albümin ve şeker araştırılması ve kan incelemeleri istenir:

— yuvarların sayısı (1 mm3 kanda al ve akyuvarların sayısı);

— lökosit formülü (1 mm3 kanda akyuvarların değişik takımlarının yüzdesi);

— sedimantasyon hızı,

— kanama süresi (iğne ile çizilen kulak memesinde, kanamanın başlamasından durmasına kadar geçen süre);

— pıhtılaşma süresi (37°C’da tutulan 2 tüpte kanın pıhtılaşması için geçen süre).

Kan incelemesinde ayrıca, kan şekeri düzeyinin saptanması, serum demiri düzeyinin saptanması istenir. İrin gibi fizyolojik olmayan sıvılar alınması, bakteri incelemesini gerektirir. Bu inceleme, sorumlu mikropları belirlemeyi, dolayısıyle de antibiyotik çizelgesi (en etkili antibiyotiğin ya da mikrobun etkisini ketleyici en düşük dozun araştırılması) hazırlamayı sağlar.

Tükürük pH’ı, ayıraç kağıtları yardımıyla incelenir.

ÖZEL DİŞ MUAYENESİ

Şunları içerir:

— gözle muayene;

— dişin bütün yüzlerini denetlemeyi sağlayan

Diş kemerlerini bütünüyle bir tek film üstünde gösteren ve bir bilanço yapmayı sağlayan derinliğine ve genişliğine röntgen filmi (kemer üstünde henüz çıkmamış akıl dişlerinin taslakları farkedilmektedir: 17 yaşındaki bir erkek çocuk sözkonusudur).

madeni bir çubuk ile muayene;

— diş saydamlığının araştırılması.

Isı etkenleri ile yapılan testlerle, dişözünün canlılığı araştırılmalıdır. Soğuk test için etil klorürle ıslatılmış pamuk topağı, sıcak test için de termokoter kullanılır. Bu test, bazı estetik izler bırakma olasılığı nedeniyle, bütün hekimlerce uygulanmamaktadır.

Dişlerin rengi de denetlenmelidir. Birbirine benzeyen dişlerin aynı parlaklıkta olması gerekir.

Ayrıca, dişin içinde yuvalandığı diş çukuru muayene edilmelidir. Diş, yandan ya da eksenine yapılan vurmada ağrılı olmamalı ve hiçbir durumda hareket etmemelidir. Klinik muayene, dişin destek dokusunun muayenesi ile sona erer. Diş ile dişeti arasına ince bir sonda sokmaya çalışılır. Normal olarak sonda buraya girmemelidir. Girerse bir fistül (diş destek dokusu cebi) vardır ve derinliği dereceli bir sonda yardımıyla ölçülmelidir. Bu işlem, dişlerin bütün yüzlerinde tekrarlanmalıdır. Diş hareketliliği (sallanma) titizlikle değerlendirilmelidir; çünkü bir bozunun ciddilik derecesini gösterir.

0 yorum: