Kulak-Burun-Boğazın Önemi

Kulak-burun-boğazın önemi, bulundukları bölgede, bozulduklarında ağır düzensizliklere yolaçan fizyolojik işlevlerin toplanmasından gelir.

Kulakbilim (otoloji), yalnızca işitmeyi sağlamakla kalmayıp, bedenin dengesine de katkıda bulunan kusursuz duyu organı kulağın hastalıklarını inceler. Beyinle bağlantı yolları nedeniyle, işitme siniri birçok sinir sistemi hastalığında bozulur.

Burunbilim (rinoloji), burun işlevinin incelenmesine yardım eder. Burnun süzme işlevinin, daha aşağıda yeralan gırtlak, soluk borusu, bronşlar ve akciğerler gibi solunum yollarını koruduğu ve burundan solunumun ne kadar önemli olduğu bilinmektedir. Ayrıca burun, yüz estetiğinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu yüzden burun uzmanları, uzun süredir buruca onarımı ameliy atlarıyla ilgilenmektedirler.

Burnun bir de duyusal işlevi vardır: Fizyolojik önemi bazı hayvanlara oranla insanda kuşkusuz daha az olan, ama bozuklukları önemli hattâ aşçılık, şarap tadıcılık ve parfümcülük gibi bazı mesleklerde birinci derecede önemli- rahatsızlıklar oluşturabilen koku alma duyusu.

Boğazbilim (larengoloji), solunum ve özellikle ses çıkarma işlevini inceler. Kulak -gırtlak, yani işitme-ses ilişkisi, öteki insanlarla anlaşabilmek için temel koşuldur. Bu iki öğeden birinin yitimi, o kişi için önemli bir eksikliktir. Bu ilişkide, kulak temel organdır. Nitekim doğuştan sağır bir çocuk, normal bir gırtlağa karşın sağır-dilsiz olur. Kulak-burun-boğaz incelemesine, yutağın incelenmesi (farengoloji) de eklenmelidir.

Yutağın üç katı vardır:

— burun parçası (ya da burun delikleri arkası yutak boşluğu): Burada yeralan yutak bademciğinin büyümesi ya da enfeksiyonu, genel durumu, solunumu ve östaki borusu aracılığıyla kulağı etkilediği için çocukta çok önemlidir;

— ağız parçası: Burada yeralan bademciklerin iltihaplanması, çeşitli enfeksiyon hastalıklarına giriş kapısı yaratabilir;

— gırtlak parçası; Gırtlağın hemen yanında yeralır ve gırtlak gibi burada da kanser görülebilir.

Alt sınırının yemek borusu ağzının oluşturduğu yutağın gırtlak parçasını, yemek borusu izler. Kişinin beslenmesi, yutağın ve yemek borusunun iyi çalışmasına bağlıdır. Beslenmeninse, yaşamı sürdürmek için gerekli olduğu ortadadır.

Kulakbilimde son yıllarda önemli aşamalar gerçekleştirilmiştir. Nitekim, eskiden şakak kemiğinin mememsi çıkıntısının (mastoyit) iltihapları ameliyatla tedavi edilirdi. Bu hastalık, bazı süt çocukları dışında, önce sülamitlerin, sonra da özellikle antibiyotiklerin çıkmasıyla günümüzde çok seyrekleşmiştir. Genellikle öldürücü olduklarından ailelerin büyük korkusu olan beyin sinüsleri trombozlu toplardamar iltihapları ya da orta kulak iltihabı kökenli beyin zarları iltihabı (menenjit) gibi büyük ihtilatlar, hattâ beyin ve beyincik apseleri, artık ameliyata gerek kalmadan ilaçla tedavi edilebilmektedir. Buna karşılık eskiden çaresiz olan sağırlığın ameliyatla tedavisi, üç temel etmen sayesinde hastanelerde günlük işlerden olmuştur. Sözkonusu etmenler şunlardır:

— kulak bozununun kesin teşhisini ve işitme yitiminin sayılandırılmasını sağlayan işitme ölçümü (odiyometri);

— optik aygıtlar, özellikle de ameliyat mikroskobu (büyütme gücüyle kemikçikler ve oval pencere üstünde bütün girişimlere olanak sağlar);

— oval pencerenin yeniden doğru işlev yapmasını sağlayan girişimleri olanaklı kılan antibiyotikler.

Bu cerrahi, günümüzde yalnızca ileti tipindeki sağırlıklarda, otosklerozda (kulak kemikçikleri kireçlenmesi) ve kulak iltihaplarının (otitler) bıraktığı izlerde uygulanır. Aynı biçimde, dolambaç ameliyatıyla ya da işitme siniri (dolayısıyla de işitme) korunarak iç kulak yolunda denge sinirinin kesilmesiyle, inatçı baş dönmesi tedavi edilebilir.

Burunbilimde (rinoloji), ister estetik amaçlı bir girişim, ister burun onarıcı bir ameliyat sözkonusu olsun, ameliyat teknikleri çok gelişmiştir. Sinüs iltihaplan (sinüzitler), genellikle antibiyotik tedavisiyle iyileştirilmededirler; eskiden sık görülen ihtilatlan da seyrekleşmiştir.

Burun alerjisi, burunbilimin önemli bir konusunu oluşturur. Alerji üstüne çalışmalar günden güne gelişmektedir ve tedavisinde kortizon ve türevleriyle antihistaminikler ve duyarsızlaştırma yöntemleriyle büyük gelişmeler gerçekleştirilmiştir.

Boğazbilimde (larengoloji), gerek ışın (kobalt) tedavisi, gerek ameliyat teknikleri açısından, gırtlak kanseri tedavisinde büyük ilerlemeler vardır. Gırtlağı ortadan kaldıran, solunum ve ses çıkarma işlevlerini yökeden tam gırtlak çıkarmanın (larenjektomi) yerini, kısmi gırtlak çıkarma almıştır. Daha yakın bir tarihteyse araştırmalar, kanserin ilaçla tedavisi yolunu açmıştır. Bu tedavi, tek başına kanseri iyileştirmemekle birlikte, öteki tedavilerle birleştirildiğinde hastalığın geleceğini düzeltebilmektedir. Bağışıklıkbilimdeki gelişmeler de, uzak ya da yakın bir gelecekte bazı kanserleri iyileştirici, hattâ önleyici tedavilerin ortaya konacağı umudunu doğurmuştur. Bu birkaç örnek, kulak-burun-boğaz dalındaki ilerlemelerin sürekli olduğunu ortaya koymaktadır.

0 yorum: